Amcam Azgın Yengeme Yetemiyormuş

Aklımdan bir saniye olsun yengeme karşı ilgi geçmemiştir. Hatta yaşananlardan ötürü kendimi suçlu hissediyorum. Ama yaşananları da ne yaparsam yapayım değiştiremem. Kudurmuş yengemin yaban ellere gideceğine benimle olmasını sağladım diyelim. Nereden bakarsan bak kendimi rahatlatamıyorum. Haklı çıkabileceğim tek bir neden istiyorum ama yok  Güldüğüme bakmayın, içim hiç rahat değil, bir burukluk var… Neyse, bu doğrultudaki hislerimi sizlerle paylaşmakla vakit kaybetmek istemiyorum. Onun yerine yengemle nasıl oldu da aynı yatağa girdik onu anlatmak istiyorum. Şimdiden uyarayım, epeyce uzun olacak. Her yanıyla ele almak istiyorum!

Lise bittikten sonra birçok farklı işe girip çıktım. Ailem üniversiteye gitmem için baskı yapıyor olsa da onlara 21 yaşıma kadar hiç kulak asmadım. Askerden döndükten sonra kendimi büyük bir boşlukta hissettim. Bulabildiğim en iyi işin fabrikalarda amelelik yapmak olduğunu da dışarıdan bir gözle düşününce aptallık ettiğimi düşündüm. Ailemle konuşup üniversiteye gitmek istediğimi, sınava kadar da ders çalışacağımı söyledim. Pek inanmamışlardı ama o fırsatı bana tanıdılar. Çabalarım boşa gitmedi ve altı ay sonraki sınavdan güzel bir puan alarak İTÜ’de elektrik mühendisliğini kazandım. Tek sıkıntı ailemin Balıkesir’de yaşıyor olmasıydı. Zaten ay sonunu zor şer getiren, hala ev araba kredisi ödeyen bir aileydik. Bu aşamada devreye amcam Hikmet girdi. Onların durumları iyiydi ama babamla arası pek iyi değildi. Zamanında kavga edip iyice birbirlerinden kopmuşlardı. Haliyle bende pek tanıyor sayılmazdım. Babam büyük olmasına rağmen sırf benim için sanırım arayıp aralarındaki soğukluğu giderdi. İstediği tek şey evlerinde kalmam, elinden geldiğince destek çıkmasıydı. Yine eline geçtikçe amcama zaten para gönderecekti. Uzatmayayım, amcam da bunu kabul etmişti.

İstanbul’a amcamın yanına tek başıma gitmiştim. Otogarda tanımakta bile zorlandım. Köydeyken görüp elini öpmüştüm zamanında ama üzerinden yıllar geçmişti. Yine de o soğukluğu zerre hissettirmeden, evladıymışımcasına beni kucaklayıp ‘hoş geldin yeğenim’ diyebildi. Yavaş yavaş bende alıştım, kanım kaynadı zaten. Arabasına atlayıp evlerine doğru yola koyulduk. Sohbet muhabbet derken birbirimizi tanımaya başladık. Babamla arasındaki mevzuya hiç girmedi. Elinden geleni yapacağını ama kendi durumunun da öyle şahane olmadığını söyledi. Okuldan sonra çalışmam gerekecekti ki bunu da sorun edecek değildim. Hatta açık sözlü olması hoşuma da gitmişti. Sohbetimiz akıp giderken eve gelmiştik. İlk o zaman gördüm amcamın karısı benim yengem olan Esra’yı. 35 yaşında alımlı güzel fettan bir kadındı.

Amcama nazaran yengem Esra bir tık daha mesafeliydi. İçeriye girdiğimizde ‘hoş geldin’ diyerek elini uzatmıştı akraba değilmişiz gibi. Bende elini kavrayıp sallamıştım. Beyaz tenliydi. Saçlarını kızıla boyatmış, güzel görünmeyi önemseyen biriydi. Dalgalı saçları omuz başlarına kadar geliyordu. Üzerinde askılı siyah bir bluz vardı. Altındaysa bol bir gri eşofman vardı. En basit ev hali bile aslında güzel görünmesine yetiyordu. Fakat yine söylüyorum aklımdan zerre olsun ona karşı art niyet geçmemişti. Amcamın ikinci, yengemin ise ilk evliliğiydi. Yaklaşık beş yıldır da beraberdiler. Evlilik haberlerini almıştım ama düğüne filan elbette gitmemiştik. O sırada üniversite kazanmış olmanın, İstanbul’a gelmiş olmanın sevincini yaşadığımdan ne yengemi ne de amcamı açıkçası çok umursamıyor veya analiz etmeye çalışmıyordum.

Çok büyük bir ev değildi. Muhtemelen benden önce “kiler” niyetine kullandıkları ufak bir odaya; dolap, tek kişilik yatak, ufak çalışma masası ayarlamışlardı. Zaten evimdeki rahatlığı, konforu hayal ederek gelmediğimden girdiğim o oda benim için fazlasıyla yeterliydi. Bavulumu odama koyan amcam:

  • Tekrardan hoş geldin yeğenim!
  • Hoş bulduk amca, Allah razı olsun evinin kapısını açtın, oda verdin. Hakkını ödeyemem

Elini öptürmeyip direk sarıldı.

  • Kendi evindeymiş gibi rahat et! Ne ihtiyacın olursa da çekinmeden bana da yengene de söyleyebilirsin. Kendini yabancı hissetme burada…
  • Tamam amca, tekrar sağ ol…
  • Hadi yerleş sen, istersen duşa da girebilirsin. Koridorun sonunda banyo var. Hanım yemek hazır mı?
  • Yengem: Hazır aşkım, yiyebiliriz isterseniz
  • Amcam: Önce karnımızı doyuralım o zaman yeğenim, sonra yerleşir duşa girersin
  • Tamam amcacım

Yemek sırasında yengem mesafesini korumaya devam ediyordu. Fakat ne bakışları ne de tavırları orada olmamdan mutsuzmuş gibi hissettirmiyordu. Sohbet muhabbet eşliğinde yavaş yavaş birbirimizi tanıyorduk. Sadece Esra’yla değil, amcamla da tanışmaya devam ediyordum. Çünkü onun hakkında da bilmediğim çok şey vardı. İşini filan bile arabada öğrenmiştim. Bir şirkette satış sorumlusuydu. Araç da şirket arabasıydı zaten. Fabrika fabrika dolaşıp şirketin ürünlerini pazarlıyordu. Sattıklarıyla da yine kendi ilgileniyordu. Yengem ise üniversite mezunu muhasebeciydi. Fakat amcamla evlendikten sonra çalışmayı bırakmış, evinin kadını olmuştu. Yemek sırasındaki durgunluğunu, mutsuzluğunu yalan yok hissetmiştim ama üzerinde de durmamıştım. Tabi bu mutsuzluk zamanla yerini tutku ile yaşanacak zevke bırakacaktı.

Dersler Başlamadan Çalışmaya Başladım

Okula kaydımızı filan geldiğim günün ertesinde yapmıştık. Fakat derslerin başlamasına daha 1 ay kadar vardı. Erken gelmeyi istememin nedenlerinden biri de iş bulup çalışmaktı. Amcamın da bağlantılarıyla okuldan sonra gidip çalışabileceğim bir iş ayarlamıştık. Her ne kadar çalışma şartları ağır olsa da parası iyiydi. Okul başlayana kadar tam zamanlı, başladıktan sonra da derslerden sonra gidecektim. Zaten üç vardiya vardı. Hiç es vermeden fabrika sürekli işliyordu. Bölümümle alakalı da bir iş olması elbette işime gelmişti. Zaten hayatın zorluklarını gördükten sonra üniversite ortamında keyfimi süreyim, eğleneyim kafasında değildim. Tek derdim kendimi geliştirmek iyi kötü bir düzen kurmaktı. Amcama da babama da olabildiğince çok yük olmadan üniversite eğitimimi tamamlamak istiyordum.

Sabahtan gidip akşam yedi sekiz gibi işten çıkıyordum. Her gün mesaiye kalıyordum çünkü işi öğrenmeye hevesliydim. Hatta ilk haftadan amcamı patron arayıp beni övmüştü. Benden bu kadar memnun olmaları hoşuma gitmişti. Bir aylık çalışmanın sonucunda aldığım maaşı olduğu gibi amcama getirdim. Fakat amcam kabul etmeyip, aynen şu kelimeleri sarf etmişti:

  • Paran sende kalsın yeğenim ama harcarken dikkatli harca. Benden harçlık istemesen bile yeter bana

Kapıyı açmamla birlikte birkaç adım ileride duran olgun yengemin elinin geceliğinin altındaki siyah külotunun içinde, diğer elinin de memelerinde olduğunu gördüm. Beni fark etmesiyle elini amından, memesinden çekmişti. Gizem’e belli etmemeyeyim diye hızlıca açtığım kapıyı kapatıp yengeme doğru geldim. Aşırı utanmıştı. Benim geldiğimi de görünce koridorun sonundaki tuvalete girdi. Açıkçası seks hikayeleri yengemi daha da utandırmak istemediğimden elimdeki peçeteyi mutfaktaki çöpe atıp elimi yıkadım. Ardından odama, sevgilimin sıcacık bedenine geri döndüm. Yaşananların üzerine çok düşünmek istemedim. Çünkü ne diyeceğimi ne yapacağımı bilmiyordum. Evli bir kadının neden böyle bir şey yaptığına anlam veremediğim yetmezmiş gibi üstüne bu kadın yengemdi! Hem de bana kol kanat germiş amcamın karısıydı!

Amcanın Kuşu Ötmüyor Mahir…

Ertesi gün hep beraber kahvaltıya oturmuştuk. Yengem yüzüme bakmaya utanıyordu. Amcam habersizdi elbette her şeyden. Her zamanki sabah neşesiyle, sohbetiyle kahvaltısını yapıyordu. Keza bende hiç bozuntuya vermemiştim. Sevgilime de zaten gördüklerimden bahsetmemiştim. Ne diyecektim ki zaten…

Kahvaltının ardından evden çıkıp okulumuza gittik. Gün boyunca istesem de istemesem de yengemi düşünmüştüm. Kafamı kurcalayan bu durumdan bir türlü kopamıyordum. Hatta Gizem’de bunu anlamış, niye böyle durgunsun diye sormadan edememişti. İşlerle ilgili filan diyerek geçiştirsem de cevaptan pek tatmin olmadığı aşikardı. Tüm bu dalgınlığım okuldan sonraki işime de yansımıştı. Sürekli hata yaptığımı gören şef hayırdır aslanım sıkıntın mı var gibisinden babacan bir tavırla sorunumu merak etmişti. Sevgilimle tartıştık yalanı üzerine böyle olmaz, bugün izin yap sen demişti. Açıkçası karşı gelmek istemedim çünkü işimde hataya da pek yer yoktu. Herkes için en iyisi buydu. Üç gibi işten çıkmış bir saatlik yolculuğun ardından eve varmıştım. Her ne kadar ayaklarım evin yolun tutsa da gerisin geriye manitamın da yanına gitmek istiyordu. Çünkü ne diyeceğimi, nasıl bir konuşma yapacağımızı bilemiyordum.

Kapının açıldığını duyunca merakla kapıya doğru koşmuştu. Hiçbir şey diyemedi. Beyaz tenli olduğundan yanaklarındaki kızarma kolayca kendini belli ediyordu. Belli belirsiz:

  • Hoş geldin Mahir
  • Hoş bulduk yenge

İkimiz de ne diyeceğimizi bilemediğimizden çıktığı salona geri döndü. Montumu filan çıkarıp askılığa astım. Buraya gelmemin nedeni zaten yengemle konuşmak istememdi. O yüzden cesaretimi toplayıp salona girdim.

Televizyonun karşısındaki üçlü koltukta oturuyordu. Dizlerini kendine çekmiş, elleriyle sabitlemişti. Dizlerinin üstündeki kafasını hiç çevirmeden yandan bakış atarak beni gördü. Yanaklarındaki kızarıklık hala belli oluyordu. Altında siyah taytı üzerindeyse yeşil bir kazağı vardı. Yine belli belirsiz bir sesle konuştu:

  • Niye erken geldin, iş yok muydu?
  • Vardı… Vardı ama benim aklım işte değildi.
  • UFFF! Çok utanıyorum Mahir, hiç konuşmasak…
  • Yenge bende ne diyeceğimi bilmiyorum ama aklımdan da çıkmıyorsun. Neden böyle bir şeye gerek duydun?
  • Bak bu konuştuklarımız, yaptıklarım tamamen aramızda kalacak!
  • Amcama gidip böyle bir şey istesem de anlatamam zaten…

Kapının ağzında durmaktan sıkılıp koltukta oturan yengemin yanında yerimi almıştım. Diyeceklerini gerçekten merak ediyordum. İllaki mantıklı bir açıklaması olacaktır.

  • Son beş aydır amcanın kuşu ötmüyor Mahir…
  • Nasıl yani?
  • Bildiğin siki kalkmıyor, sertleşemiyor.
  • Doktora filan gittiniz mi?
  • Başlarda yoğunum, yorgunluk filan diyerek beni geçiştirdi. Aradan bir ay geçince artık iyice sinirlendim. Senin yüzünden, kaldıramıyorsun beni diyerek üste çıkmaya çalıştı.
  • EE?
  • EE si ne zaman doktora gidelim desem tersliyor, azarlıyor. Her ne kadar sana belli etmesek de yarı kavgalıyız sürekli.
  • İyi de böyle olmaz ki, doktora gitmeden nasıl düzelmeyi bekliyor?
  • Bilmiyorum ve artık tak etti! İnsanım, benim de sikilmeye, boşalmaya ihtiyacım var. Evden dışarı çıkmak istemiyorum gözüm başkasına kayar, canım ister diye. Sonra sizi de öyle dün görünce kendime hakim olamadım. Kendimi parmaklarken buldum…
  • Anladım… Yani ne diyeceğimi bilemiyorum. Çok boktan bir durumdasın itiraf edeyim. Yine de bu dün yaşananları mantıklı kılmıyor. Porno filan açıp yap mastürbasyonunu, olacak şey mi bizi dinleyerek…

Utanmıştı! Utanmakla da kalmayıp gözleri dolmuştu. Onu o halde görünce gözünden damlayan yaşlar içimi burktu. Yanına sokulup:

  • Tamam, tamam sakin ol. Niyetim seni daha da üzmek değildi…
  • Ne yapacağımı bilmiyorum, çok sıkıldım her şeyden!

Göğsümde duran başını okşayıp, kızıl saçlarının arasında parmaklarımı gezdiriyordum. Yengem aniden başını kaldırdı. Islak gözleriyle bana bakarken bir anda dudaklarıma öpücük kondurdu. Hiç beklemediğim bu durum yengemle aramızda ki fitili yakmış oldu. Yine de kendime hakim olup ittirdim.

  • Kendine gel! Yengeee! Bunu yapamayız!

Daha da hızlı ağlamaya başlamıştı. Ne yapacağını şaşırmıştı. Hüngür hüngür ağlarken ben de ondan farksız değildim. Gerçekten neyin doğru yanlış olduğunu kestiremiyordum. Onu o halde görmek beni kötü ediyordu.

  • Yemin olsun canıma kıyacağım, bıktım artık bu hayattan! Hayatım zaten çile içinde geçti, bir de düştüğüm duruma bak!
  • Saçmalama ya ağlamayı bırak artık!
  • Sik o zaman beni sik! Azgınlıktan kudurdum anlamıyor musun!

Bir anda ayağa kalkıp üzerindeki kazağı çıkarttı. Büyük memelerini sarmalayan kırmızı sutyenini de çıkartması uzun sürmedi. Karşımda sipsivri pembe meme uçlarıyla duran yengem üzerime geldi. Kaçmak istedim ama yapmadım. Durdum, bana gelmesine izin verdim. Şaşkındım, ne yapacağımı bilmiyordum. Dudaklarıma yapıştı, karşılık vermiyordum ama elini sikime atmıştı. Öyle istekliydi ki yapma bile diyemiyordum. Sikim de bana ihanet etmişçesine sertleştikçe sertleşiyordu. Daha fazla tutamadım kendimi ve öpücüklerini karşılık vermekle kalmayıp kanepeye uzandırdım. Boynunu, memelerini deli gibi öperken çoktan elimi taytının içine sokmuştum. Külotunu aralayıp su gibi olmuş amından içeriye parmaklarımı iliştirdim.

  • OHHH, ohhhh, sik beni Mahir sik!

Deliler gibi bağıran yengemin yardım feryadını karşılıksız bırakamıyordum. Karşımdaki artık yengem değildi. Sevgilimi dahi unutmuştum. Pantolonumu bir hışımla çıkarttım. Baksırı delmek isteyen sikimi serbest bırakırken yengem de çoktan taytıyla birlikte külotunu sıyırıp atmıştı. Tüm azgınlığıyla ‘hadi’ diyordu.

Bacaklarının arasındaki yerimi alıp yavaşça sokuşturdum.

  • Daha hızlı! Daha sert!

Dediğini yapıyordum. Hızlandıkça hızlanıyor, sertleştikçe sertleşiyordum. Amcama ihanet edişim aklıma gelmiyordu ama karşımdaki olgun kadının cezalandırılması gerektiğini düşünüyordum. Boğazını sıkıp tüm hızımla amında git gel yapmaya devam ettim. Tokat attım, ağzına parmaklarımı sokup belimin tüm kuvvetiyle amını tarumar etmeye devam ettim.

  • OHHH OHHH OHHHH OHHHHHH!
  • Orospu! Orospusun sen! Kızıl başlı orospu!

Kendimi kaybetmiştim ve orgazma ulaşan yengemle birlikte ben de boşalıp üzerine serildim. Kalplerimiz öylesine hızlı atıyordu ki nefes almakta güçlük çekiyorduk. Birkaç dakika süren bu pozisyonun ardından yengem:

  • Teşekkür ederim!
  • Amına koyayım senin yenge, bana bunu yatırdın ya amına koyayım!
  • İlla birinde suç arayacaksan bende değil, amcanda ara…
  • Ne olacak şimdi, nasıl yüzüne bakacağız adamın?
  • Bak şunu anlamalısın, sana aşık olmadığım aşikar ki sen de öyle! Hani demiştin ya aç pornonu mastürbasyon yap diye, işte o kadar basit aramızdakiler. Ben kocamı hala seviyorum, sevmesem zaten şimdiye basıp giderdim. Ne zaman düzelir ne olur bilmiyorum ama sen de istediğin sürece beni sikeceksin! Fuckbuddy gibi düşün, bu kadar basit…
  • Aynen böyle söyleyince her şey basitleşti değil mi?

Sanki benim dediklerim hiç umurumda değilmiş gibi televizyonun üzerinde duran saate bakarak dile geldi:

  • Daha amcanın gelmesine iki saat var. Bu bana yetmedi.
  • Yok ya sen harbi orospusun!
  • Böyle söyledikçe beni daha da azdırıyorsun farkında mısın?

Ayakta bir sağa bir sola giderken elimden tutup kendine çekti ve tekrar, tekrar, tekrar birlikte olduk.

Yalan yok yengemi sikmek hoşuma gitmişti. Harika fiziği, iştahlı halleri beni kendine çekiyordu. Dediği gibi basite indirgemek zor olsa da ikinci birlikteliğimiz tamamen benim tercihimdi. Sadece o kanepede değil, evin bütün her yerinde yengemi defalarca sikmiştim. Yatıp kalktıkları o yatakta kaç kere boşaldım sayısını unuttum. Eskisinden çok daha huzurlu, mutlu olan yengemin halleri amcamı da mutlu etmişti. Hatta iki ay kadar sonra nasıl olduysa seks yapmışlardı. Bunu bana anlattığında üzülüyordu. Çünkü benimle birlikte olmaktan, performansımdan son derece memnundu. Her şey bitecek diye anlaşmıştık ama sadece bir hafta uzak kalabildik birbirimizden. İlk fırsatta yine deliler gibi sikişip devam ettirdik her şeyi.

Hala üniversitem devam ediyor. Okulum bitince ne olur, yakalanacak mıyız zerre bilmiyorum. Amcam azgın yengeme yetemiyormuş diye başlayan bu hikaye sonunda illaki üzülen birileri olacak. Fakat o birileri kim ben de bilemiyorum…